Gakuen Alice Revenge Chess

bencedee

yanii bekliyoruzz

ewt ewt !!!mikkan-ruka nın dediği gibi hayranların seni bekliyor

ewtt

yoksa isyan çıkarırız ona göre

aman bi isyan çıkarmadığınız kalmıştı neyse ben yeni bölümü yazıyımm
22.BÖLÜM:AVCILAR KONSEYİ ANA BİNASI
--MİKAN--
Aynen Ryou'nun dediğini yaptım ve işin ışınlanma kısmını hallettim.Gözlerimi tekrar açtığımdaysa malikane benzeri taş bir binanın önünde buldum kendimi.Binanın o kadar güzel olduğunu söyleyemem ama kötü de diyemem.Sanırım biraz demode diyebilirim.Ancak gerçekten büyük bir binaydı.Diğerlerine baktığımdaysa onlar da binaya bakakalmışlardı -tıpkı benim gibi- ancak Ryou hariç.Buraya daha önceden gelmişti heralde orası kesin.
Birkaç dakika hepimiz binaya öylece hayran gözlerle baktık.Ancak ondan sonra hemen arkamdan sinirli bir öksürük geldi.Hızla arkama döndüğümdeyse bize inceleyen gözlerle bakan 25 yaşlarında siyah saçlı ve zümrüt gözlü bir delikanlı gördüm.Görünüşe bakılırsa giyimine pek dikkat etmiyordu ve sağ tarafında asılı duran bir tabanca var---Bekle biraz tabanca mı????!!!
Tam ben ağzımı açmış konuşacakken delikanlının bakışları yumuşadı;
-Ryou!!??Ah Tanrım çok uzun zaman oldu!
Hemen Ryou'ya döndüm.Gülümsüyordu;
-Fujimara-san,görüyorum ki hala hayattasın.
Delikanlı Ryou'ya alaycı bir bakış fırlattı;
-Hah!Kimse beni kolay kolay öldüremez evlat.Lafı uzattık ama niye bu kılıktasın sen ve arkadaşların kim bakalım vee neden avcı konseyi binasının önündesiniz?
Ryou pes eder gibi ellerini kaldırdı;
-Bizi içeri alırsan her şeyi anlatacağız Fujimara-san.
Fujimara-san denilen kişi bir sigara yaktı ve bize yolu gösterdi.Tahmin ettiğim giibi içerisi de malikanenin dışı kadar eskiydi ve her yer sigara içen bir grup kaslı adam doluydu ve her biri silah taşıyordu.Dışarıdan biraz korkutucu görünüyorlardı.Snırsam Ryou'nun onlar hakkında söyledikleri doğruydu ancak şu Fujimara-san o kadar da korkutucu görünmemişti gözüme.
Biraz yürüdükten sonra ofis gibi bir odaya girdik.Fujimara-san kendi masasına (?) oturdu.Önünde ise 4 koltuk vardı.Ryou hariç hepimiz koltuklara oturduk.
Söze başlayan ise Fujimara-san oldu;
-Evet,seni buraya hangi rüzgar attı Ryou?
Ryou boğazını temizledi;
-Buraya özel bir anahtar aramaya geldik.
Fujimara-san kaşlarını havaya kaldırdı;
-Özel bir anahtar mı?
Ryou evet anlamında başını salladı.Fujimara-san ise ilk önce biraz düşündü.Ardından gözleri şaşkınlıkla açıldı ve masasının sağ tarafındaki kitaplığa yöneldi ve oradan eski bir kitap çıkardı ve onu açtı.Sayfalar sarımsıydı bu ise kitabın baya bir eski olduğunun göstergesiydi.
Fujimara-san parmağıyla sayfayı aramaya başladı ve bir yerde durdu;
-Ah-a!Bingo!Ryou aradığın anahtar bu olabilir mi acaba?
Ardından kitabı bizden tarafa çevirdi.Kitap anlamadığımız bir dilde yazılmıştı ancak anahtarın resmini gayet net görebiiyordum.Kırmızı motiflerle süslenmiş gayet görkemli bir altın anahtardı...
Ryou ilk önce resme baktı ve çantasından haritayı çıkardı ve resmin yanına koydu..Ve o anda harita kırmızı ışıkla parlamaya başladı...Parlaklık gittikten sonra anahtarın küçük versiyonunu haritada bir noktada görebiliyorduk.
Ryou'nun yüzünü kocaman bir gülümseme kapladı;
-Fujimara-san!Çok teşekkür ederiz!
Fujimara-san sigaraasını küllüğe koydı ve gülümsedi;
-Önemli değil ama bu biraz aceleye geldi.Bana arkadaşlarını tanıştırmadın.Amailk önce ben başlasam daha iyi olur.Ben Daisuke Fujmara.Avcı Konseyi'nin başkanıyım.
Woooooaawww.Avcı konseyinin başkanı haa?Süpermişş.
İlk önce Hotaru kendini tanıtmayı tercih etti;
-Hotaru İmai.İcad Etme Alice'İ.Teknik Tip.
Fujimara-san'ın başında baloncuk belirdi.Ardından Ruka-pyon kendini tanıttı;
-Ben Ruka Nogi.Hayvan Feromonu Alice'imdir.
Natsume'nin bakışları full kuşku doluydu;
-Natsume Hyuuga,Ateş Alice'i.Gizemli Yetenek Tipi'yim.
Ve en son sıra bana geldi.Gülümsedim;
-Ben Mikan Yukihira,Alice'İm Alice Çalma,Etkisizleştirme ve Teleportasyon.Tanıştığımıza sevindim.
Adımı duyunca Fujimara-san'ın ten rengi attı.Ama sonra düzeldi.Ardından Ryou'ya döndü;
-Ryou,peki siz bu anahtarı neden arıyorsunuz?
Ryou ilk önce biraz duraksadı;
-.........Seni ilgilendirmeyen konulara burnunu sokmamalısın.
Daisuke-san birazcık buna bozulmuşa benziyordu;
-Her neyse...Peki bu anhtar nerde onu biliyor musunuz?
Hepimiz birden hayır anlamında başımızı salladık.Ardından harita yeniden parlamaya başladı ve karşıdaki duvara kızıl bir ışık gönderdi.Duvarda acayip bir portal açıldı.Natsume muzipçe gülümsedi;
-Sanırım artık nerede bulabileceğimizi biliyoruz haksız mıyım?

wow spr olmuş yaa çoq beğendm o adamın reenginiye attı mikanın gül prensesi olduğunu anlayınca mı oldu

evett çok ilginnççç

çok heyecanlı ve sürükleyici gidiyor

ewtt çok beğendimm hadii bakalımm yeni bir macera daha başlıyooo

bu arada chizuru mikanın alicesi 3 tane biri etkisizleştirme 2.si çalma 3.süde ekleme o teleportasyonda annesinin taşı bildiğim kadarıyla kendi alicesi olduğunu bilmiyorum ama ekleme alicesini unuttun

canım yerleştirme alice'İ alice çalma'nın özelliklerinden biri ikisi ayrı değiller

ewttt

anaa öylemii ben bilmiodumm bunu.ee peki teleportasyon alice si mikanın kendi alicesi mi?

yokk bence oda alice çalmadan kazandığı bir aliceydii ama tm bilmiyorumm hatırladığıma göre öyleydiii

ingilizceye daha çok çalışmalıyım

niyee bnce ii ingilizcenn

evet bence de...her neyse ben yeni bölümü koyayım

23.BÖLÜM:KASA'NIN İLK ANAHTARI
--MİKAN--
Önümüzde aniden bir boyut kapısı açılıvermişti..Hepimiz neye uğradığımızı şaşırmıştık doğrusu,Natsume hariç.Boyut kapısına kendinden emin bir şekildebakıyordu;
-Hadi gidelim.
Hotaru biraz endişeli gibiydi;
-Bu kapının nereye çıkacağını bilemiyoruz,çok tehlikeli.
Natsume Hotaru'ya sinirli bir bakış fırlattı;
-Denemeden hiç bir şey öğrenemeyiz ama!
Hotaru başını farklı yöne çevirdi;
-Ne istiyorsan onu yap,kimler gidiyor?
Bu benim için mükkemmel bir şanstı;
-Ben gidiyorum!
Natsume de elini kaldırdı;
-Ben de öyle!
Bir an birbirimize baktık ve ben gülümsedim Natsume de neden olduğunu bilmediğim bir "Hımph" sesi çıkardı.
Ardından Hotaru erzak çantasından iki küçük alet çıkardı ve bize verdi;
-Bunlar iki küçük verici,burdan sizin yerinizi saptayabileceğim.
Ruka-pyon gülümsedi;
-İmai,sen bir dahisin!
Hotaru sırıttı;
-Hımph,bunu ilk söyleyen sen değilsin.
Pfftt,Hotaru genellikle utanınca böyle yapardı.OH!Acaba Hotaru ve Ruka arasında bişeyler mi olmaya başlamıştı bana mı öyle geliyordu?Hmmm,heralde bana öyle geliyor olmalı.
Her neyse bir kez daha Natsume'ye baktım ve Hotaru'nun verdiği vericiyi cebime atıverdim.Ardından ikimiz hızlıca kızıl portala yürümeye başladık ve içeri girdik.Göz açıp kapayıncaya kadar kendimizi kızıl bir çölün ortasında bulmuştuk,bekle çöl mü?Ne çölü yahu daha demin karın kışın ortasında değil miydik?
Gözlerimi kırpıştırdım ve kfası karışık bir şekilde Natsume'ye baktım.O da benden farklı değildi;
-Hey,Natsume,neler olup bittiği hakkında bir fikrin var mı?
İlk önce öylece suskun kaldı ardından etrafında dönmeye başladı ve ardından şakadanak duruverdi.Kaşlarımı havaya kaldırdım ve donduğu tarafa baktım...
Bakmamla beraber ağzımın bir karış açık kalması bir oldu...Kırmızı bir çölün ortasında gümüş bir piramidin ne işi olabilir ki???!!!!!!
Ardından Natsumea'nin sesini duydum;
-Ağzını kapat sinek kaçacak.
Ona dil çıkardım -cidden hiç olmadık zamanlarda espriyi patlatıveriyordu-;
-Hahaha,çok komik!
Bir "hımph" sesi çıkardı ardından piramidin tepesini gösterdi;
-Bak,piramidin tepesinde kızıl bir şeyler parıldıyor,ilk anahtarın rengi buydu değil mi?
Gözlerim faltaşı gibi açıldı.Natsume gerçekten de doğru söylüyordu.Piramidin tepesinde zayıf ama farkedilebilir kırmızı birşeyler vardı.Muzipçe gülümsedim;
-Natsume hadi gidelim!
Tam ben yürüyorken ensemde bir şaplak hissettim;
-Hey!Bu ne içindi?
Her yeri sinir işareti doluydu;
-İlk önce bir plan yapmalıyız kas kafalı!Piramide nasıl tırmanmayı düşünüyorsun?Veya içinden gideceksek bir sürü bubi tuzağına yakalanmamız yüzde doksan ihtimal........
Bu kısmındadinlemeyi bırakmıştım çünkü uyku bastırmaya başlıyordu.Uykulu gözlerle ona baktım;
-Bitti mi?
Bna sinirli gözlerle baktı;
-Her neyse!
Ona asıl gerizekalı demesi gereken bendim çünkü bu işlerde normal olarak "alice" kulanılırdı değil mi?Güçlerimiz böyle durumlarda işe yarar olabiliyordu.
Hemen Natsume'nin elini yakaladım,bana ters ters baktı.Ben de ona ters ters baktım;
-Ne?Oraya ışınlayacağım bizi kalın kafalı tilki sıkı tutun!
O tam ağzını açacaktı ki ben çnce davrandım ve bizi bir odaya ışınladım.
Bu odanın tam ortasında bir tabut vardı ve hemen üstünde...İşte!Aradığımız anahtar tabutun üstünde asılı duruyordu!
Natsume'ye baktım,biraz kuşkulu görünüyordu;
-Natsume,neler oluyor yine?
Elni çenesinedoğru götürdü;
-Eğer burası bir firavunun mezarıysa ve biz o anahtarı yerinden kıpırdatırsak kesinlikle ters birşey olacaktır.
Ona gülümsedim;
-Endişelenmeee!Sen orasını bana bırak.
dedim ve yavaşça tabutun yanına gitmeye başladım.Yanına vardığımdaysa ne zehirli ok,ne engerek yılanı ne de başka bir şeyle karşılaşmıştım...Tabutun üstüne eğildim ve figürleri incelemeye başladım.Ne yazdığını tam olarak anlayamıyordum.Zaten gerek olduğunu da sanmıyordum.Hemen anahtara doğru uzandım ve onu yakaladım ardından yerinden aldım ve cebime attım.Anahtarın yerinden oynamasıyla beralber yer sallanmaya başladı..!
Hemen Natsume'nin yanına düşe kalka gittim ve kolunu çevik bir hareketle yakaladım;
-Çabuk,burdan çıkmamız gerek!
Başını evet anlamında salladı ve ben ikimizi de yıkılmaya başlayan pramidden ışınladım...

waooowww süperr yazmışsıınn.

gerçekten spr yazmışım yalnız ryou neden gelmedi acaba ???

Spoiler:

Ewt bencede spr yazmissin ve ryoununda gelmemesi bence iyi olmuş çünkü yazık mikan natsumye hiç yalnız kalamiyolarki işlerinden

e kaldıda ne oldu ki çocuk kıza yüz vermio durmadan tersleip duruo valla mikana bn çoq üzülüom valla

Hehe haklisin natsumenin mikana duygularını gosterebilmesi için birinin mikanla ilgilenmesi gerek o da ryou

ayy süperrdii nihayett mikan ve natsume yalnız kaldılarrr

haha