Gakuen Alice Revenge Chess

Bence de 1. tekil şahıs yap.Böylece onların duygu ve düşüncelerini daha iyi anlarız

yoo bnce eskisi gibi anlat 1.şahıs yaparsann biz fazla anlayamayızz çünkü 1.şahıs ağzından anlatılann hikayelrr karışık olurr ve dikkat ettiysenizz hikayeler romanlar hep 3.kişi ağzından anlatılıyooo bnm önerimm buuu

peki arkadaşlar bi 1. tekil şahıstan anlatayım öyle deneyelim ne dersiniz olmazsa geri dönerim pekala yeni bölümmm

13.BÖLÜM:RYOU SEN BİR DAHİSİN
---MİKAN---
Natsumenin odasından çıktığım gibi jet hızıyla özel yıldız olan odama girdim ve arkamdan akapıyı sıkı sıkı kapattım.Niye olucak o koca baka hentai gece bana bir şeyler yapmaya kalkışabilir..Bu olası bir olay...Derin bir şekilde iç çektim ve koca yatağın üstüne kendimi attım.Yüzümün yandığını hissedebiliyordum ve evet domates kadar kırmızı olmalıyım.Aynaya bakmak istemiyorum.Ve uykum çok var.Bir pijamalarımı giyerken bir yandan da bu işi nasıl atlatabileceğimizi düşünmeye başladım.Babam ve Kaoru-san olanları açıkça biliyorlardı ve sessiz kalacaklarını da düşünmüyorum...Özellikle de babam..Aghhhh Tanrım ben ne yapacağım şimdi?Şu -dııııııııııt- Lucifer olmasaydı mutlu bir hayatımız olabilirdi ve ben şimdi Hotaruyla iskambil oynuyor olabilirdim.Deli gibi düşünmekten yoruldum artık biraz uyumalıyım.....
--Sabah--
Şu kahrolası saat yine çalıp duruyordu ve benim parmağımı oynatacak halim yok...Zar zor da olsa gözlerimi açabildim ve saate baktım ve baktığım gibi yerimden sıçradım geç kalmak üzereydim ışık hızıyla üzerimi değiştirdim ve paldır küldür kendimi odadan dışarı atmayı becerebildim.Ama odadan çıkmamla birlikte Natsumeyle burun buruna gelmem bir oldu.Tabi otomatik olarak kızarmaya başladım ve bir iki adım geriledim.Oysa Natsume Tek kaşını kaldırmakla yetindi;
-Bu acelen ne Mikan?Uçağa mı yetişmen lazım?
Beni yine çileden çıkarmayı başarmıştı hafif kaşlarımı çattım;
-Hayır ama onun yerine derse yetişmeliyiz,ikimiz de geç kaldık.
-Bizi ışınlayabilir misin?
-Bizi mi?
-Evet bizi sen ve ben.
-Kötü fikir sayılmaz,hadi gel bakalım.
Natsume bana doğru yürümeye başladı ve o her adım attıkça benim kalp atışlarım da o kadar hızlanıyordu.Belirli bir mesafede durunca rahatladım ama belirli bir mesafe dediğim yüzümden 5 santimetre kadar uzaktı.Ve ışınlanabilmemiz için onunla birşekilde temas kurmalıydım.Elini tuttum.Sıcak ve yumuşaktı.Ardından kırmızı gözleriyle bana baktı.Sinirlendi diye düşündüm ilk önce ama gözlerinde sinirden başka her şey vardı.Bakışlarını ilk kaçıran ben oldum ve ikimizi de kapının önüne ışınladım içeri girdiğimizdeyse daha öğretmen derse girmemişti.Ve ilk ders Jin Jin'in dersiydi.Yetişebildiğime dua ettim.Her zamanki yerimi -Natsume ve Ruka-Pyon'un yanı- aldım.Ve şövalyeleri düşünmeye başladım.Acaba konser iyi gitmiş miydi.Sanırsam bir dünya turnesine çıkmışlardı ve geri dönmeleri baya bir zaman alacaktı bu da taşları bulmamız için bir avantajdı.Ryou'ya gelince o ortalıklarda pek görünmüyordu,endişelenmeye başlamıştım.Ona telepatiyle neler olduğunu önceden anlaattım heralde araştırma yapmaya çıkmış olmalıydı.Aniden kafamın içinde bir ses duydum;
"Mikan!"
İrkildim.Bu Ryou'nun sesiydi.Hemen cevapladım;
"Ryou?Ne oldu,nerelerdeydin endişelenmeye başlamıştım"
"Onu bunu bırak da taşları nasıl bulabileceğimizi keşfettim."
"Ne?!Nasıl?"
"Şu anda telepatiyle anlatamayacağım kadar uzun bir konu,yüzyüze görüşünce anlatabilirim ancak."
"Pekala,seni bekliyorum."
"Görüşürüz"
dedikten sonra zihnimden çıktığını farkettim.O anda adeta havalara uçmuş gibiydim.Kendimi tutamadım ve bağırdım;
-RYOU SEN BİR DAHİSİN!!!
Otomatik olarak da bütün sınıf bana bakmaya başladı.O zaman işte yerin dibine girmek istemiştim.Bilmeden hafifçe Natsume'den tarafa baktım.Sinirli gözüküyordu.Benden tarafa bakmadı bile.
--NATSUME--
Tamam şimdi sinirlendim."RYOU SEN BİR DAHİSİİİN" de ne demek oluyor yani?Bunca zamandır şu sarı kafayı mı düşünüyordu yani?Olası bir durum.Onun benden tarafa baktığını hissettim ama bakışlarına karşılık veremeyecek jkadar meşguldüm.Bu kız konu aşka geldiği zaman gerçekten kalın kafalı olabiliyordu.Geçen akşamdan dolayı gerçekten utangaç hissediyordum ama imajımı da bozamazdım değil mi?Ve o anda kafam dank etti.Mikan öyle durup dururken ryou sen bir dahisiin diyebilecek kadar aptal bir kız değil ki.Tamam biraz aptal olabilir ama...Her nayse..Bunun arkasında mutlaka bir şey olmalı...Teneffüste bu konuda konuşmamız gerekiyor...Ben düşüncelerime dalmışken üzerimde Rukanın alaycı bakışlarını hissettim ve ona kötü bir bakış attım.Önüne döndü.Sahiden bu Ruka'nın neyi var bu sıralar anlamıyorum.

Çok ama çok güzel omuş cnm.Devamını sabırsızlıkla bekliyorum Bu arada beNce 1. tekil şahıs daha güzel olmuş

katılıyorum daha güzel olmuş istediğin zaman karakter değiştirirsin ne bilim bi bi ara hotaru ve ruka mikan ve natsume böyle istediğinde değiştirirsin.gerçekten okuması çok eğlenceli oluyo

hımm süpermişş beee özelikle ışınlanma yeri harikaydı ve bu mikan ryou sen bir dahisin diyoya ryou ne bulduki öyle dedii biraz çabuk yazarsann çok mutlu olrummm

Aynen taşları nasıl alacaklar çok merak ediyorum

bende merak ettim

bende...

hadii bak herkess merak etmişş

ewt 1. tekil şhs daii ama bnce önce ki daha ii ama sn blirsn tabii

saolun arkiler ben de 1. tekil şahsı daha ii buldum ve artık yeni bir macera başlatıyorum 4 dünya arasında o dünyalar ne mi?taşları o dünyalarda nasıl mı bulacaklar?o dürt dünya neler?FANFİCİMİ OKUMAYA DEVAM EDİN Kİ GÖREBİLESİNŞZZZ!!nese dramatik olmaya başladım devaaammm

14.BÖLÜM:4 ULUS...VAMPİRLER,KURTADAMLAR,AVCILAR VE EJDERHALAR...
--MİKAN--
Jin Jin dersin geri kalanında bir şeyler anlatıp kendi kendine yine sinirlendi...Niye bilmiyorum,dersi dinlemiyordum...Ryou taşları bulmanın bir yolunu bulmuştu ve ben be olduğunu öğrenmek için sabırsızlanıyordum...Onunla her zamanki gibi sakura (kiraz) ağacının altında buluşmaya karar vermiştik...Sonunda şu lanet zil çaldı ve ben yerimden fırladığım anla kapıya ulaşmam bir oldu...Hızlıca sakura ağacının olduğu yere doğru koştum..Yaklaştıkça orada 4 figür belirdi...Oh,harika bunlar Natsume,Ruka-pyon ve Hotaru'ydu...Adımlarımı yavaşlatarak yanlarına geldim;
-Hey millet,burada ne arıyorsunuz?
Hotaru ondan beklediğim bir soğuklukla cevap verdi;
-Şu sarı arkadaşın bizimle telepati kurdu...
Ruka-pyonsa korkak bir sesle etrafına "Yaklaşmayın öldürürüm" aurası veren Natsume'ye bakarak konuştu;
-Natsume hariç...
Natsume yanan gözlerle Ruka-pyona bakınca Ruka-pyon arkama saklandı..Kendimi gülümsemeye zorladım ama bu atmosferde mümkün değildi sanırım...İşte o anda Ryou'nun son hızla bize yaklaşan aurasını farkettim ve o yöne döndüm;
-Ryou geliyor...
Natsume sinirli bir şekilde başını başka yöne çevirdi;
-İti an çomağı hazırla...
Çalılıklardan bir ses geldi;
-O it ben mi oluyorum,aptal kedi?
Owww,işte bu Natsume için bardağı taşıran son damla olmalıydı ki araya girdim;
-Ryou oyalanma da buraya gel hadi anlat.
Ryou deniz mavisi gözlerini havaya dikti;
-Bir hoşgeldin yok mu önce?
Ona önce uzun bir süre baktım...Altın sarısı saçları hafif uzamıştı ve harika duruyorlardı...Bir rüzgar esince ahenkli bir şekilde dalgalanıyorlardı...Ryou'nın dış görünüşüne hayrandım;
-Tamam hoşgeldin...Saçların mı uzadı?
Direkman bana baktı ve gülümsedi;-
-Azıcık...
Tek kaşımı kaldırdım;
-Azıcık mı?Tokayla tutabilirsin ama...Neyse hadi anlat ne buldun...
Ellerini cebinden çıkardı ve yanıma geldi;
-Lucifer hiçtahmin edemeyeceğimiz bir plan yapmış...İlk öncelikle elime bir harita geçirdim...Bu harita bize 4 dünyadaki anahtarların yolunu gösterecek..
Natsume araya girdi;
-Hop hop hop hop hop bekle bi dakika 4 dünya da nedir?
Ryou içini çekti;
-İçinde bulunduğumuz galaksi yani samanyolu galaksisi içinde birçok gezegen barındırır ama bunların nerdeyse tamamında hayat yoktur...Tabii 5 gezegen hariç.Bunlardan biri bizim gezegenimiz Dünya...Diğer 4 gezegense bir sistemde...yani güneş sistemi gibi bir sistemde -bu sistemin adı Yuna Sistemidir - denge kurmuşlardır....4 gezegende tek bir canlı çeşidi bulunur...En küçüğünden başlarsak;Avcılar.Avcılar aslında evrim geçirmiş yani bazı güçler kazanmış olan mutant insanlardır ve kendilerini Yuna sisteminin denge kurucuları olarak adlandırırlar.Adlarından da anlaşıldığı gibi sistemce ünlü suçluları avlarlar yani bir bakım polisler gibi...Diğer bütün gezegenleri düşmanları gibi görürler....Gezegenlerinin adı Haounder'dır.Ardından Kurtadamlar gelir...Kurtadamlar en başından beri vampirleri kendi düşmanları gibi görürler ve onlarla iyi geçinemezler...Kanlarında kurt genleri gezindiği için çok sevecen yaratıklardır....Kurtadamların asıl formu insanlardır...Ve bir tehlike sezmedikleri sirece de kurda dönüşmezler...Onları gören bir kimse ilk önce onları ayıya benzetebilir çünkü gerçekten devasa kurtlara dönüşebilirler...Gezegenlerinin adı Wolfram'dır.3. gezegenlerse vampirlerin gezegenidir.Burada her vampirin statüsü vardır.En güçlü ve soylu vampirler Safkan Vampirlerdir ve nüfusları çok azdır.En son 10 kişilerdi...Ehem devam edeyim...Ardından Soylu vampirler gelir...Bu vampirleri diğer vampirlerden ayıran tek ve güçlü bir özellikleri olmasıdır,tıpkı alice gibi....Diğerlerinden bahsetmeme gerek yok ama şunu bilmelisiniz E sınıfı vampirler çok tehlikelidir...Biliyorsunuz ki safkanlar tarafından ısırılan insanlar vampire dönüşür ve ısırıldıkları safkanın kanını içemezlerse kontrolden çıkmış,manyak ve dünyası sadece kandan ibaret olan bir yaratığa dönüşürler...Ama eğer o kanı içerlerse D sınıfı vampir olurlar...Her neyse...Güvenilmez yaratıklardır...Ama hepsi öyle değildir...Özellikle safkanlar...Ama soylu vampirlerden korkmalısınız...İş kana geldiğinde çok nankör olabilirler...Gezegenlerinin adı Vampiro(vampayro die okunuyo ne güzel uydurmuşum demi xD)dur...Ve 1. gezegen ise Ejderhaların gezegenidir...Ehderhalar evrende gördüğünüz en barışçıl ve en sevecen yaratıklardır...Kendilerini insan formunda saklarlar...Sistemin en güçlü varlıklarıdırlar...Gezegenlerinin adı Dracos'tur.
Hotaru;
-Bu kadar şeyi nereden biliyorsun?
Ve evet...Tamamen buz gibi bir ses tonu kullandı...Ryou ise içini çekti;
-Alice'imle alakalı..
Natsume kırmızı gözlerini ona sdabitleyerek sordu;
-Peki senin alisin ne?
Tamam kırmızı alarm konuyu değiştirmeliyim;
-Tamam bu kadar yeter devam et ryou.
Ryou devam etti;
-Kısacası bu haritanın gösterdiği yola bakarak sıra sıra Haounder,Wolfram,Vampiro ve Dracos gezegenlerini dolaşarak Lucifer'ın en sevdiği mekan yani galaksinin en uzak tarafında olan "Pandora Gezegeni"nde olan kasanın, anahtarlarını toplamamız lazım...
Ruka-pyon kafasını kaşıyarak yotumun dile getirdi;
-Zor bir yolculuk ne dersiniz?
Hotaru sadece kafasını sallamakla yetindi.Natsume ise hiçbir şey söylemedi...Böylece yeni bir maceranın kapıları bize açılmış oldu...

ayy çok heyecanlı ve mükemmel bi hikaye olmuş.Diğer bölümü sabırsızlıkla bekliyorum en çokta ryounun alicesini merak ediyorum

bn en çoq ryouyla natsumeyi meak ediyom çoq spr yazmşn

ayyy bende ryounun alicesini merak ettimm neee

ben hem ryou nun alisini hemde natsumeyle ilerleyen zamanlarını merak ettim haha umarım natsume bi gün ryou yu öldürmez

yokk ya o kadarda değill zannetmiyorumm

hehe bence öldürebilir

niye...?

vay vay vay mükenmel

arigatou gozaimashita minna-san!!!kyou wa,anatatachi ga tanashimiiii-desuuuuuu!!!öhhhömmmm;fanficcu gaa hajimeruuuuuu

15.BÖLÜM:A CONVERSETİON WİTH SORA-SAMA AND NATSUME YAKİMOCHİİİ???(YAKİMOCHİ JAPONCADA KISKANMAK DEMEK)
--NATSUME--
Şu gerizekalının başkanı sarı kafa gelmeseydi daha iyi bir modda olabilirdim...Mikanı benden çalmaya nasıl cürret edebilirdi ki şu geri sarı kafa bir türlü aklım ermiyor...Ahada şuraya yazıyorum bir gün onu kimse elimden alamayacak!Öhömm her neyse şu Haounder,Wolfram,Vampiro ve Dracos gezegenlerine sırayla gidecekmişmişiz ama nasıl gideceğiz onu düşündü mü bu aptal?!Çok geç kalmadan düşüncelerimi okumuş gibi bana pis bir bakış attı ve konuştu;
-Mikanın teleportasyon gücü aşırı gelişmiş bir durumda,eminim ki bizi ilk olarak Haounder gezegenine ışınlayabilir -bu kısımda elini mikanın omuzuna koydu,onu gerçekten öldürecem yeter yahu!- Değil mi Mika-chan
Mika-chan?Kaşlarımın seyirdiğini hissediyordum...Mikana döndüm;
-Mika-chan?
Yüzünde biraz korkmuş gibi bir ifade vardı,elleriyle oynamaya başladı;
-Aah,şey-ummm bu benim dünyadan dünyaya yolculuk ederken kullandığım adımdı...
İmai yine aynı ses tonunu kullanarak ama biraz daha ilgili davranarak mikana sordu;
-Hmmmmm.Mika ha?
Mikan bu sefer bir adım geriledi.Fena terliyordu,kendimi gülmemek için zor tuttum.Ardından gözüm Rukayı kesti...Biraz sıkıntılı görünüyordu.Konuyu değiştirmek için atladı;
-Şey,akademiden nasıl çıkacağız ama?
Hah!İşte sorunun tam üstüne basmıştı...Mikan gülümseyerek cevap verdi;
-Şeyyy,benim şövalyeler hala turne için akademi dışındalar...Onları baha ne edip çıkabiliriz.
Sarı kafa Mikana döndü-ki şu çocuğu görmek istemiyordum.-;
-Onlara haber vermelisin...Ve ayrıca seninle konuşmak istediğim bir şey var.Yalnız.Ve Sorayı da getir.
Tamam bu bardağı taşıran son damlalardan biriydi.Onunla konuşurken son derecede iğneleyici bir ses tonu kullanmaya çalıştım ve doğrusu başarılıydım da;
-Sen kim oluyorsun da ona emir verebiliyorsun?Ve en azından rica edebilirdin Bay ben-sarışınım-ve-çok-yakışıklıyım-bu-yüzden-herkese-emir verebilirim!!!
Ruka ileri atıldı;
-Natsume sakin ol!
Sarı kafa bir adım öne geldi;
-Kim olduğum seni ilgilendirmiyor,ve sırf Mika-chan'in -yine kaşlarım seyirdi- çocukluk arkadaşısın diye onunla benim aramdaki ilişkiyi sorgulamaya kalkışma sakın Bay ben-çok-havalıyım-seni-alisimle-her-an-yakabilirim-bu-yüzden-sorularımı-cevapla!?
İşte bunu söylememeliydi,gerçekten söylememeliydi...
--MİKAN--
Offf,Ryou gerçekten çok kritik bir noktaya parmak basmıştı....Gerçekten çok kritik bir noktaya..İşlerin kötüleşmesini istemiyordum çünkü bu ikisi çok inatsçı oldukları için -özellikle de şu Natsume- akademiyi savaşırken yok edebilirleridi..Ki benim buna izin verecek gibi bir halim yoktu.Çevik bir hareketle Ryou'yu yakaladım ve oradan jızlıca Sora'nın kapısının önüne ışınlandık.Kapının önüne vardığımızda şaşırmış gibiydi ve konuşmadı.Onun yerine ben konuşum;
-Şu aralar çok gerginsin ne dersin?
Ryou bana bakmadı bile;
-O Kara Kedi ne zaman yakınlarda olsa böyle oluyor.Kabul et o kötü şansa-tan başka hiçbirşey getirmiyor mikan.
Bir kaç saniye durakladım;
-Yine de onu seviyorum biliyorsun.
Yüzünü başka yere çevirdi.Ses tonu kırgındı;
-.....Söylemesen olmaz zaten...
Kafamı salladım ve boğazımı temizledm;
-Eee,benimle ve Sorayla ne konışmak istiyorsun?
Bu sefer biraz alaycıydı -cidden Ryou'nun modu çok hızlı değişebiliyor-;
-İlk önce kapıyı çalmaya ne dersin?
Ona sinirli bir bakış fırlattım,umarım almıştır.Kapıyı tıklattım.Üçüncü tıklatışımda kapıyı Sora açtı;
-Ooo.Mikan ve küçük Golden Redrieverı,hangi rüzgar attı sizi buraya?
Dudaklarım muzip bir gülümsemeyle kıvrıldı,Golden Redriever ha?Keşke Natsume de bunu duysaydı,laf yarıştırmalarında kullanabilirdi.
Ryou bana sinirli sinirli baktı ardından Sorayla konuştı;
-İlk öncelikle ben bir köpek değilim.İkincisi içeri girebilir miyiz kök salacağım burada!
Sora güldü;
-Haha!Ryou-kun sen geröüçekten espirili bir çocuksun biliyor musun?Evet içeri girin bakalım.
Kapıdan içeri girerken Soraya fısıldadım;
-Demin bir yaşlı adam gibi konuştun biliyor musun?
Yüzü biraz asıldı;
-Eeee,kaç milenyumdur hayattayım tatlım.
Milenyum?Kulağa çok uzun geliyor,v eyalnız...Eminim yalnız olmalıydı...
Kocaman siyah deri kanepeye kendimi attığımda Ryou beni cimcikledi.Ahh çünkü bir çocuk gibiydim,olamaz mı yani benim de fantezilerim var.Sora da karşı tek kişilik koltukta yerini aldı;
-Eee,ne diyeceksiniz?
Ryou ciddi bir ses tonuyla gözlerini kıstı;
-Verdiğiniz bilgiler işime yaradı ve bu haritayı buldum.Sanırım bu bize anahtarların yerinşi gösterecek harita olmalı ve yine bu haritaya bakarak sırayla Haounder,Wolfram,Vampiro ve -bu bölümde sesi biraz duygu yüklüydü- Dracos gezegenlerine gideceğiz.Buraya kadar bir sorun yok heralde.
Sora başını evet anlamında salladı.Ve ryou devam etti;
-Ama sizden bir ricam olacak.
Sora tek kaşını kaldırdı;
-Neymiş o?
-Gezegeninizi bizim gelişimize karşı uyarabilirseniz memnun oluruz.Sonuçta yanımızda 3 kişi daha getiriyoruz ve hepimizin hayatı tehklikede olabilir.
Sora başını salladı;
-Ah!Pekala,bunu düşünmedim değil...Anladım Ryou-kun uyarın için teşekkür ederim Ryou-tannn
Ryou anime stili yere düştü;
-İnanamıyorum işkence bu!

Waowww tek kelimeyle muhteşem olmuş

ewt

muhteşemmi muhteşem bunun yanında bit gibi kalır..harika ötesinin ötesi olmuşşşşş

Ama bit gibi kalır sözü beni baya bi kırdı